İMİB Sanayide Maden Panelleri başladı
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB), Dünya gazetesi iş birliğiyle Sanayide Maden Panelleri serisine başladı. Online platformda gerçekleştirilen panelin ilkinde; ihracata ve ekonomiye dolaylı yoldan katkısı 40 milyar dolar olan madenciliğin çimento sektörüne etkisi detaylı olarak ele alındı. Panelde konuşan İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer, maden ocaklarının devam edebilmesi için ruhsatlara güvence verilmesi gerektiğini belirtti. Yaşanan sorunların çimento üretimindeki maliyetleri arttırdığını söyleyen Dinçer, mevzuatın dışında yanlış bilgilerden dolayı oluşan kamuoyu baskısına da dikkat çekti.
Madencilik sektörünün gelişimi için çalışmalarını sürdüren İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB), Sanayide Maden Panelleri serisinin ilkini Dünya gazetesi iş birliğiyle online platformda düzenledi. Çimento sektörünün konuşulduğu panel, Dünya gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar moderatörlüğünde İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer, Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Emiroğlu, Türkçimento CEO’su Volkan Bozay, Seza Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık ve Dünya gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın katılımıyla gerçekleşti.
“Önümüzdeki dönemde dayanıklılıkla ilgili çalışmalar yoğunlaşacak”
Panelde konuşan İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer, maden sektörünün tüm sanayilerin ham maddesi konumunda olduğuna değindi. Dinçer, “Üniversite-sanayi iş birliğini her zaman ön plana çıkararak farklı mühendislik dallarını madencilik üretimlerinde kullanmak ve sonrasında maden sahalarını rehabilite etmek çok önemli. Önümüzdeki dönemde Yeşil Mutabakat çerçevesinde sanayilerimizin dönüşümlerini sağlayarak sürdürülebilir bir dünyayı hep birlikte ilerletmeliyiz. Öte yandan dünya artık sürdürülebilir kavramından dayanıklılık kavramına doğru gidiyor. Önümüzdeki dönemde dayanıklılık ve uzun ömürlülükle ilgili daha yoğun çalışmaların sergileneceğini tahmin ediyorum” şeklinde konuştu.
“Ocakların devam etmesi için ruhsatlara güvence verilmeli”
Sanayinin gıdası olan madencilikte izin alma süreçlerinin uzun sürmesinden dolayı sıkıntılar yaşandığını dile getiren Aydın Dinçer, “Ocaklarda üretimin devam etmesi için ruhsatlara güvence verilmesi gerekiyor. İzin süresi dolduktan sonra madencilik yapılan sahaya yeni izinler verilsin ki o madencilik sürsün. Bu izinler verilmeyince ithal maden zorunlu hale geliyor. Çimento tesislerinin yakınlarındaki maden ocaklarının izinleri yenilenemezse, tesis için ihtiyaç duyulan madenler uzak mesafelerden taşınmak zorunda kalacak ve bu durum maliyetlerde artışa sebep olacaktır. Kamuoyundan baskı gelir endişesiyle izin belgelerinde bazen yılları bulabilen gecikmeler yaşanıyor. Bu da yatırım iştahını bitirerek maliyetleri arttırma ya da üretimi durma noktasına getirebilir” dedi.
“Kömür alanında Ar-Ge çalışmaları yapmalıyız”
Yeşil enerjiye dönüşte kömürün konumunu da değerlendiren Aydın Dinçer, sözlerine şöyle devam etti: “Almanya bile elektriğin yüzde 30’unu kömürden elde ediyor. Madenlerin oluşumunda herhangi bir enerji tüketimi olmuyor, üretim aşamasında oluyor. Kömür açısından çok zengin bir ülke olarak biz de yeşil enerji alanında kömür üretimine yönelik Ar-Ge çalışmaları yapılmalıyız."
“Maden sektörü daha teknolojik bir yapıya büründürülmeli”
Elazığ’da 2016 yılında üretime başlayan çimento fabrikalarının arkasında kendilerine 500 yıl yetecek kalker ve kil cevheri olduğunu belirten Seza Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, “Kalker en ucuza aldığımız maden. Ancak enerji üretiminde kullandığımız kömür ve petrokokta yurt dışına bağlıyız. Maliyetin yüzde 70-80’ini kömür ve elektrik oluşturuyor. Ayrıca ham maddemiz olan demir cevheri, alçıtaşı, ponza gibi madenlerde zaman zaman yüksek fiyatlara maruz kalıyoruz. Madenlerle ilgili düzenlemelerde yasal değişikliğe gidilmesine ihtiyaç var. Maden sektörü günümüz koşullarına bakılarak daha teknolojik bir yapıya büründürülmeli” dedi.
“Enerji maliyetleri en büyük maliyet kalemimiz”
Madencilik sektörünün, çimentonun ham maddesi olan klinker, kil, demir cevheri ve demir oksitleri, silis oksitleri sağladığını aktaran Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Başkanı Ali Emiroğlu, şöyle konuştu: “Bunlar uygun maliyetli malzemeler. Çünkü fabrikaya yakınlar ve hepsi ülkemizden sağlanıyor. Ham madde olarak sıkıntımız yok ancak enerji maliyetleri, en büyük maliyet kalemimiz. Ayrıca sektörün temel sorunlarından biri de ruhsat güvencesi.”
“Katkılı çimento emisyonların düşürülmesinde önemli olacak”
Çimento sektörü olarak yeşil mutabakat için bir yol haritasına ihtiyaçları olduğunu kaydeden Türkçimento CEO'su Volkan Bozay, “Bu çerçevede bir çalışma başlattık. Katkılı çimento bu dönemde emisyonların düşürülmesinde önemli olacak. Araştırma ve geliştirme açısından çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca son 10 yılda atık ısıda 23 fabrikada 2 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Filtreler maliyetli yatırımlar, ancak karşılıklarını alıyoruz. Hem enerjiden faydalanıyoruz hem de karbon emisyonlarını düşürüyoruz” diye konuştu.
“Sektöre sahip çıkmak gerekli”
Dünya gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ise madencilerin ve çimentocuların iklim değişikliğini dikkate alarak faaliyetlerini sürdürmesi gerektiğine değinerek “İzin süreçlerinin daha sürdürülebilir şekilde devam etmesi gerekir. Belediyeler bunu sağlayamıyorsa aslında işini doğru yapmıyordur. Çünkü artan maliyetler yol, su olarak dönüyor. Onun yerine sektöre danışarak, en iyi kuralları belirleyerek bir tasarım yapılmalı. Ona göre de sektöre sahip çıkmak gerekli” ifadelerini kullandı.
“Yeni teknolojili çimento fabrikaları önyargıları ortadan kaldırıyor”
Panelin moderatörlüğünü üstlenen Dünya gazetesi Genel Kordinatörü Vahap Munyar, “Yeni teknoloji ile yapılan çimento fabrikaları önyargıları ortadan kaldırdı. Eskisi gibi ‘etrafı kirletiyor’ söylemleri ortadan kalkıyor. Kendi çevresindeki alanları rehabilite eden, hatta kendi zeytinlerini üretmeye başlayan firmalar var. İyi örnekler de artıyor” dedi.
Paneli izlemek için: