"Pandemi Sürecinde Madenciliğe Avrupa'dan Bakış" webinarı düzenledi

Türkiye Madenciler Derneği (TMD), Euromines Başkanı Mark Rachovides’in katılımıyla “Pandemi Sürecinde Madenciliğe Avrupa’dan Bakış” başlıklı bir webinar düzenledi. Zoom üzerinden 27 Ocak 2021’de gerçekleştirilen webinar’ın moderatörlüğünü TMD Genel Sekreteri Dr. Ercan Balcı üstlendi.  

TMD Başkanı Ali Emiroğlu; yaptığı açılış konuşmasında madencilik sektörünün pandemi sürecinden en çok etkilenen sektörlerden biri olduğunu belirterek ülkemizde 6. aydan sonra toparlanmaya gidildiğini, 2020 yılı ihracatının bir önceki yıla göre %1’lik bir kayıpla tamamlanabildiğini dile getirdi. Emiroğlu, 2021 için belirsizlikler sürerken aşıların yaygınlaşmasıyla bu sürecin iyiye gideceğine yönelik umutlarını koruduklarını belirtti.  

Emiroğlu; TMD Yönetim Kurulu’nun, sektöre ışık tutacak şekilde, konusunda uzman kişilerin katılımıyla her ay etkinlikler düzenlemeyi kararlaştırdıklarını, Ocak ayı içinse Türkiye’nin de üyesi olduğu Euromines’ın Başkanı Mark Rachovides’ı konuk ettiklerini belirtti. 

Rachovides sözlerine, pandemi sürecinin dünyayı değiştirdiğini ve pek çok konuda belirsizlikler yarattığını belirterek başladı. Hem ekonomik anlamda hem de kişisel anlamda belirsizliklerin yaşandığını ifade eden Rachovides, “2030 yılında dünyada 9 milyar insan yaşıyor olacak, 3 milyarı orta sınıf olacak. Bir yandan da bir iklim krizi var, bununla beraber gelen bir yeşil gündem var.” dedi ve önümüzdeki dönemi en iyi şekilde geçirebilmek için sektörde neler yapılabileceği konusunda önerilerini sıraladı.  

Covid’in Avrupa’da madencilik sektörünü nasıl etkilediğiyle ilgili genel duruma bakılacak olursa her şeyin aşikâr olduğunu ifade eden Rachovides, “Pandemiden dolayı bazı şirketler çok belirgin sorunlar yaşıyor. Mecburi kapanmalar, tedarik zincirinde kısıtlamalar, çalışan kapasitesinin azalmış olması… Siparişler de değişti. Toplu sipariş vermeyi bırakanlar oldu. Ürünlerin pazara getirilmesiyle ilgili ciddi lojistik sıkıntılar söz konusu. İşlemlerimizde kullandığımız patlayıcılar vs. hatta kişisel koruma malzemelerine bile ulaşmakta sorun yaşıyoruz.” dedi.

Ülkeler İçe Kapanıyor  

Bunların sistemik sorunlar olduğunu, birçok şirketin de bu sorunlarla ilgili planlarını yaptığını belirten Başkan, “Tüm bu sorunlar içinde pazarlarımız çalışıyor mu? Bu koşullar içinde hiçbir şey yapmadan beklemeli miyiz? Bir şey yapacaksak ne yapmalıyız? Bugün en değerli şey nedir?” sorularının gündemde olduğunu belirterek, ülkelerin kendi imkanlarıyla ayakta durma çabasına dikkat çekti. Rachovides, “ABD yeni paketini açıkladı. Avrupa Komisyonu da ‘Tedariği daha fazla kendi içimizden sağlamak istiyoruz’ diyor. Herkes kendi içine kapanıyor. O zaman bu durumda hükümetlerin rolü ne olacak? Hükümetler sektörlere önceki döneme göre çok fazla müdahil oluyor. Beklentiler değişti, düzenlemeler, kanunlar değişti. Arz ve talep dengesi değişti. Her şey değişti.” şeklinde konuştu.     

Avrupa’nın Yeşil Sözleşmesi 

Avrupa’da yeşil ekonominin, gündemin önemli maddelerinden biri olduğunu ifade eden Rachovides, konunun madencilikle ilişkisini ele alarak şunları söyledi: “Hükümet diyor ki bir planımız var. Peki planınız nedir? Yeşil bir anlaşmadan bahsediyorlar. Fransa’daki Finans Bakanı bile yeşil iyileşmeden bahsediyor. Neye ihtiyacımız var? Özellikle madencilikte aynı şeyleri aynı şekilde mi yapacağız? Neler eksik? Avrupa’daki yeşil sözleşme bu işin büyük bir parçası. Bugün itibariyle günlük uygulamalarımızı değiştirmek zorundayız. Madencilikte bunun iki tane sacayağı var. Bir tanesi ürünlerimizle ilgili ve tabii yeşil enerjiye geçiş. İkincisi ise bizim kendi işletmemizi daha yeşil bir hale getirmemizle ilgili.” 

Ekonomik Şok Ticaret Bariyerlerini Artıracak 

Sürecin ekonomik boyutunu da değerlendiren Rachovides, “Mevcut ekonomik şok, daha fazla ticaret bariyerini beraberinde getirecek. Bunun yanında milliyetçilik artacak. Nakit sıkıntısı var. Yatırım sermayesi için mücadele artacak. Bu da volatiliteyi artıracak, özellikle de emtia fiyatlarında. Pratik anlamda bakacak olursak vergi anlamında bir baskı ve devletin harcamalarını kısıtlaması anlamına gelecek. Yaptığımız konuşmalar nakitle, yani parayla ilgili olacak. Artık yatırım Avrupa’nın en önemli önceliği olacak.” dedi. 

Madencilik Sektörü Dinozor Haline mi Geliyor

Çevresel, sosyal ve yönetişimsel uygulamaları ifade eden ESG’ye de değinen Rachovides, yeni standartların oluştuğuna ve oluşacağına dikkat çekti. Bu bağlamda ‘Acaba madencilik sektörü dinozor haline mi geliyor’ sorusunu ele alan Başkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne yapmalıyız? Geçmişte yaptıklarımızın değişmesi gerekiyor mu? Tüm bu yaratıcılığa rağmen -tüm meslektaşlarım gerçekten yaratıcı, dinamik insanlar- önümüzdeki dönemde neler yapmalıyız? Kısacası duyulmak istiyorsak dinlememiz lazım. ESG’den önce madencilik sektöründen ‘sosyal lisans’ denen şey bekleniyordu. Şu an içinse küresel olarak değerlendirildiğinde sektörün dışında olanlara da bakmamız gerekiyor.”

Tedarikçiden Müşteriye Kadar Her Adımdan Sorumluyuz 

Rachovides, pek çok şirketin bundan önceki dönemlerin kriterlerini yerine getirdiğini ancak artık bunun yeterli olmadığını vurgulayarak, “Birçok şirket ‘Ben beklentileri çoktan karşıladım. Benim şirketim en yüksek standarda sahip. Sürdürülebilirlik kriterlerini uyguluyorum. Çocuk işçi çalıştırmıyorum. Etik yatırımcılarım var.’ diyor. Tamam ama bunlar sizin ölçütleriniz, sizin kriterleriniz.” dedi. Değişen dünyada bunların yeterli olmadığını ifade eden Rachovides, işletmelerin sadece eski kriterleri uygulayıp sorumluluktan uzaklaşamayacağını, sorumluluk alanının genişlediğini belirterek şunları söyledi: “Artık tedarik zincirlerinde kendiniz kontroller yapmak zorunda kalacaksınız. Örneğin insan hakları istismarı varsa sizin bundan haberdar olmanız ve bunu engellemeniz gerekecek. Çevreye verdiğiniz hasar da tedarik zinciri boyunca incelenecek. Hammadde arzında bu konuyu hep göz önünde bulundurmak zorunda kalacağız. Hatalarımızı üstlenmemiz gerekecek. Tedarikçiden müşteriye kadar her adımdan sorumlu olacağız.” 

Bugünün Karar Vericileri Değişti 

Bugünün karar vericilerinin bağlamının değiştiğini vurgulayan Rachovides, yeni dönemle ilgili şunları söyledi: “Onlar, bizim tarafımızdan tam anlamıyla duyulmuyor. Aslında bizim anlayış şeklimiz yeterli değil. Artık yeni bir fikir birliğine ihtiyaç var. Bunu bir tehdit gibi görmek yerine bir fırsat gibi görmeliyiz. Sektörün liderlik edeceği bir yaklaşımla çok daha fazla dikkat çekebiliriz. Aynı zamanda ilişkileri oturtmak çok önemli. Arka bahçede gerçek meslektaşlık çok önemli. Birlikte çalışmamız lazım. Sadece bize yakın olanlarla değil diğer kişilerle de birlikte çalışmalıyız. Eleştiri, büyük resme dahil olmak demek. Belirli bir konuyu ‘Bu benim sorunum değil’ diyerek izole edemeyiz.” 

STK’larla Daha Açık Görüşmeliyiz

Yeşil ekonominin sadece finans sektörüne bırakılamayacağını ifade eden Rachovides, “Sivil toplum kuruluşları terörist değildir. Canınızı sıkabilirler, bazen bilimsel yetkinliğe sahip olmayabilirler, hatta bazen bizim kadar şeffaf bile olamazlar ama onlar toplumun taleplerini izlerler. Onlarla daha sık ve daha açık şekilde görüşmeliyiz. Yatırımcılar, düzenleyiciler ve sendikalar gibi diğer aktörleri de sürece dahil etmeliyiz” dedi. 

Sınırda Karbon Vergisi 

Madencilik sektöründekiler için birtakım soru işaretlerinin, tehditlerin olduğunu belirten Rachovides, bu belirsizliklerle ilgili şunları aktardı: “Mutlaka kaynak verimliliğini elde etmemiz lazım. İnsanlara 19. yüzyıldaki gibi madenciler olmadığımızı göstermeliyiz, kabuslarının yanlış olduğunu göstermeliyiz. Şayet daha yeşil bir dünyadan bahsedeceksek bunu bizim sağlamamız lazım. Elbette birtakım tehditler de var, kimi soru işaretleri de var. Yasal konularda neler karşımıza çıkabilir? Birincisi karbondioksit uyarlama mekanizmaları; malum ETS’nin (Emisyon Ticaret Sistemi) sonuna geliniyor. Bunun yerine başka bir şey gelecek. Diğer ülkeler, özellikle Çin benzer mekanizmalar oturtmaya başladı. Ne olacağı henüz çok iyi bilinmiyor. Ama hepimizin içinde olduğu bir süreç olmalı. Yeni süreç karbon sınır mekanizmalarını içerecek. Sınırda ödenen karbon vergisi örneğin. Türkiye’nin Avrupa ile Gümrük Birliği Anlaşması var. Ancak karbon sınır mekanizması her yeri kapsamayacak, muhtemelen emtiaya özgü olacak. Türkiye’ye benim tavsiyem bu süreci yakinen izlemesi, tüm tartışmalara katılmaya çalışması olur. Biz gözlerimizi yeni mevzuatlara çevirdik. Özellikle endüstriyel emisyon direktifi ile ilgili bir değerlendirme yapılacak. Aynı zamanda maden atıklarıyla ilgili de bir kısım olacak.” 

Biyoçeşitlilik Kanunu Değişecek 

İklim değişikliğinin de en önemli gündem maddelerinden bir olduğunu hatırlatan Rachovides, biyoçeşitlilik kanununun değişeceğini, daha detaylı hale geleceğini, aynı zamanda atık taşımayla ilgili yeni mevzuatların ortaya çıkacağını belirtti. Bu durumdan taşımacılık sektörünün oldukça etkileneceğini ifade eden Rachovides, “Enerji, vergilendirme ve su düzenlemeleriyle ilgili yeniden değerlendirmeler yapılacak. Bunların tümü 2021’in gündeminde olan konular” dedi. 

Türkiye’nin Avrupa için önemine değinerek sözlerini noktalayan Rachovides, son olarak şunları söyledi: “Türkiye çok önemli malzemeler sağlamaya devam edecek. Avrupa’da her şeyi kendimiz üretemeyiz. Mevcut iş ortaklarımıza güvenmeye devam etmeliyiz. Mermer, magnezyum, krom… çok uzun bir liste var Türkiye’den aldığımız. Ancak standartların mutlaka ve mutlaka karşılanması gerekecek.” 

Webinarı aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz,

https://www.youtube.com/watch?v=PT6lkCEQGVc&feature=youtu.be