Sorumlu Madencilik İnisiyatifi'nin yol haritası 'Hayatımız Maden 4. Madencilik Çalıştayı'nda paylaşıldı
Madencilik sektörünün mevcut durumunu değerlendirilip, önümüzdeki dönemi ilişkin yol haritasının çizildiği “Hayatımız Maden 4. Madencilik Çalıştayı” sektörün tüm taraflarının yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. Çalıştayda, TMD tarafından yaptırılan Madencilik Algı Araştırmasının sonuçları ile Sorumlu Madencilik İnisiyatifinin yol haritası paylaşıldı.
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) ev sahipliğinde ve Türkiye Madenciler Derneği’nin (TMD) de içinde yer aldığı Maden Platformu STK’larının katkısı ile düzenlenen “Hayatımız Maden 4. Madencilik Çalıştayı” 15 Ocak 2022 tarihinde Conrad İstanbul Bosphorus Hotel’de gerçekleştirildi.
Madencilik sektörünün mevcut durumu, ortak sorunları ve çözüm önerilerinin ele alındığı Çalıştayda, “Sanayide Maden”, “Madenciliğin Ekonomiye Katkıları”, “Madencilikte Sürdürülebilirlik ve Sorumlu Madencilik”, “Mevzuat ve Ruhsatlandırma”, “Çevre ve Rehabilitasyon”, “Tasarım ve Mimaride Doğal Taş” ile “Madencilik Algı Araştırması” panelleri düzenlendi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığının öncülüğünde düzenlenen çalıştaya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Şeref Kalaycı, Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer, Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu, Tüm Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) Genel Sekreteri Dr. Selahattin Armağan Vurdu, sektörün önemli kurum, firma ve sivil toplum kuruluşlarıyla çok sayıda basın mensubu katıldı.
“Derin sondajlarla madenlerimizi tespit etmek çok önemli”
Çalıştayın ev sahipliğini üstlenen İMİB’in Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer, konuşmasına 5,93 milyar dolar ihracatla Cumhuriyet rekoru kıran madencilik sektörünü değerlendirerek başladı. Dinçer, “Bugün sanayinin pek çok dalında madenlere ihtiyaç duyuluyor. Bu ihtiyacı karşılamak ve dışa bağımlı olmamak adına madenlerin çıkarılması büyük önem taşıyor. Cevherlerin uç ürünlere dönüşmesi yönünde ülkemizde madenlere ciddi oranda ihtiyaç var. Bu derin sondajlarla madenlerimizi tespit etmek ve bu çalışmalara da devletin kurumlarının destek olması çok değerli. Bunu başardığımız takdirde sanayimiz de gelişecektir. Bunun yanı sıra sektörümüzün önemli gündem maddelerinden biri de sürdürülebilir madencilik. Maden sahalarının terk edildikten sonra rehabilite edilerek ekonomiye yeniden kazandırıldığını, tarım arazilerinde yaptığımız çekimler ve gezilerle sektörün sürdürülebilirliğe verdiği önemi kamuoyuna her ortamda anlatıyoruz. Düzenlediğimiz basın gezileri ile kamuoyunun bilinçlenmesi adına çalışmalarımızı yürütüyoruz. Karbon salınımının oldukça düşük olduğu doğal taşların mimari başta olmak üzere hayatın pek çok alanında kullanılması için bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz” dedi.
“Madencilik birçok ülkenin teknoloji ve refaha ulaşmasına katkı sağlıyor”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı da, “Hayatımızın her alanında madenler var. Madencilik sektörü günümüzde gelişmiş birçok ülkenin teknoloji ve refaha ulaşmasına katkı sağlıyor. Geçmişten bugüne ise madencilik, ekonomik kalkınmayı başlatan sektör olmuştur. Üretim ve ihracat odaklı modeli uyguladığımız günümüzde ise madenler daha çok istihdam ve gelir sağlarken daha az cari açık anlamına geliyor. Bundan dolayı sürdürülebilir üretim ve sorumlu madenciliğe önem veriyoruz. Bakanlık olarak bizim madencilik konusunda iki kırmızı çizgimiz var: İş sağlığı ve güvenliği ile çevre. Bu kapsamda maden sahalarının denetimlerini hassasiyetle yapmaya devam edeceğiz” dedi.
“Amacımız uç ürün ve katma değeri yüksek ürün üretmek”
Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay ise, her yıl gittikçe artan ihracat rakamlarına önemli katkılardan birini yapan madencilik sektörünün 2021 yılında pandeminin olumsuz havasını atlattığını belirterek “Ülke olarak güç birliği ve kendini anlatma kabiliyeti bir araya gelince büyük başarılara imza atıyoruz. Ülkemizin gelecek hedeflerine ulaşması adına tüm sektörlerimizin ihracattaki başarısı son derece önemli. Bakanlık olarak eldeki verilerimize dayanarak 5,9 milyar dolarla cumhuriyet tarihi ihracat rekorunu kıran madencilik sektörü de 2021 yılını verimli geçirdi. Ülkelerin sürdürülebilirliğe verdiği önem arttıkça kritik öneme sahip madenler ve nadir toprak elementlerin üretimi de değer kazanıyor. Bu noktada doğal taşları geleceğin madenleri olarak gösterebiliriz. Bakanlık olarak en büyük amacımız uç ürün ve katma değeri yüksek ürün üretmek. Bunu da tamamıyla kendi üretimimizle gerçekleştirmemiz gerekiyor. Madenlerimizi uç ürüne ne kadar dönüştürürsek başarılı olmamız da o derece mümkün. Tabii hedeflerimize ulaşırken iş güvenliği ve çevre konularını da hassasiyetle ele alıyoruz. Bakanlık olarak madencilik sektörünün önünü açmak için her türlü desteği sağlamak için varız” dedi.
“Toplumun madene karşı olan algısını değiştirmek zorundayız”
TMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Emiroğlu ise Türkiye’nin önünde ciddi bir maden potansiyelinin olduğunu kaydederek şunları söyledi: “Bu büyük potansiyelimizi değerlendirecek alt yapıya sahibiz. Yer altı kaynaklarımızı, sorumlu ve sürdürülebilir bir madencilik anlayışıyla, toplumumuzun yararına üreterek ekonomimize katkı sağlamamız büyük değer taşıyor. 16 STK ve birliğin içinde yer aldığı Madencilik Platformunun etkinliğini daha da arttırmak, ‘önce insan, sonra çevre ve daha sonra madencilik’ anlayışıyla toplumun madenciliğe karşı olan algısını değiştirmek zorundayız. Madenciliği gelişmiş ülkelerde olduğu gibi gurur duyulacak bir seviyeye getirmemiz gerekiyor. Bu, madencilik sektöründe faaliyet gösteren tüm paydaşların önünde önemli bir görev olarak duruyor.”
Madencilik sektörünün pandemi koşullarına rağmen 2021 yılında Cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunu kırdığına dikkat çeken Emiroğlu, “İhracattaki bu başarıyı daha da ileriye taşımamız mümkün. Bunun için yatırım ortamının iyileştirilmesi ve özellikle kamu kurumlarının arasındaki koordinasyon problemlerinin ortadan kaldırılması önem taşıyor. Biz, madenciliği de içine alacak bir Tabii Kaynaklar Bakanlığının kurulmasının madenciliği geliştireceğini düşünüyoruz. Böyle bir bakanlığın kurulmasının birçok sorunumuza çözüm sağlayacağına inanıyorum” dedi.
“Maden tüketim oranı ülkelerin gelişmişliğinin ölçütüdür”
Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makine Üreticileri Birliği (TÜMMER) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu konuşmasında “Bugün insan ve toplum yaşamında madenlerin önemini inkâr edemeyiz. Madenler toplumların gelişimi için büyük değer taşıyor. Kişi başı maden tüketim oranı ülkelerin gelişmişliğinin de bir ölçütüdür. Sektör olarak önce insan ve çevre sonra maden diyerek ekonomiye katkı sağlıyoruz. Ormanları koruyan en önemli sektörlerin başındayız” dedi.
“Madenler hayatımızın her alanında”
İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) Genel Sekreteri Dr. Selahattin Armağan Vurdu, İMMİB’in temelinin 1976 yılında kurulan İMİB ile atıldığını söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti: “Madenler hayatımızın her alanında. Biz de birlik olarak kurulduğumuz günden bu yana madencilik sektörüne değer veriyoruz. 2021 yılında ihracatını geçen yıla oranla yüzde 50 arttıran İMMİB’e bağlı sektörler, ülkemizin 225,4 milyar dolarlık ihracatına 87 milyar dolarlık katkı sağlayarak Türkiye ihracatından yüzde 38,6 pay aldı. Madencilik sektörü ise 2021 yılını 5,93 milyar dolar ihracat başarısı ile kapattı. 2020 yılına kıyasla yüzde 38,89’luk bu artışla gelen 5,93 milyar dolar ihracat rakamı ise cumhuriyet tarihi rekoru olarak kayıtlara geçmiş oldu. Bu çalıştay sayesinde de madencilik sektörüne dair konuların ele alınacak olması son derece değerli.”
“Sektöre yönelik asılsız iddialar bizleri üzüyor”
Çalıştayda, TMD ve İMİB işbirliğiyle yaptırılan Madencilik Algı Araştırmasının sonuçları da paylaşıldı. Oturumun moderatörlüğünü üstlenen TMD Genel Sekreteri Dr. Ercan Balcı, “Kamuoyunun madenciliğe bakış açısı hiçbirimiz için sır değil. Gün geçmiyor ki, geleneksel ya da sosyal medyada madencilik aleyhine eylem ve haberlere olmasın. Bu haberlerden bazıları kamu vicdanını yaralıyor. Bazıları da biz madencilere adeta saç baş yolduruyor. Haberlere yansıyan maden kazalarında hayatını kaybeden onlarca, yüzlerce işçi, patlayan atık barajları, derelere yapılan deşarjlar, komşuların yaşam alanlarına zarar veren uygulamalar kamuoyunda adeta infiale yol açıyor. Diğer taraftan madencilik sektörünü hakkında çok sınırlı bilgisi bulunanların iddia ve ithamları da bizleri üzüyor” şeklinde konuştu. TMD olarak, kamuoyunun madenciliği nasıl baktığını bilimsel bir yöntemle tespit etmeye karar verdiklerini anlatan Dr. Balcı, “Kafamızdaki sorulara bilimsel bir metodla yanıt bulmaya çalıştık ve bir kamuoyu araştırması yapmaya karar verdik. Konuyu İMİB ile paylaştık ve kendileri de bu araştırmaya her türlü desteği sağladılar” dedi.
“Madenciliğe karşı kamuoyunda genel bir bilgi eksikliği gözlemledik”
Algı araştırmasını gerçekleştiren Future Bright’ın Kurucu Ortağı Akan Abdula da, araştırmanın, hedef kitleler nezdinde madencilik sektörüne ve maden türlerine yönelik bakışları, beklentileri, olumlu/olumsuz yaklaşımları sebepleriyle birlikte derinlemesine keşfetmek amacıyla yapıldığı söyledi. Kamuoyunun, STK yetkililerinin ve kanaat önderlerinin madencilik sektörüne ve maden türlerine bakışlarını, beklentilerini, olumlu/olumsuz yaklaşımları sebepleriyle birlikte derinlemesine keşfettiklerini anlatan Abdula, “Araştırmamızın sonucunda madenler konusunda, kamuoyunda genel bir bilgi eksikliği gözlemledik. Tam olarak hayatlarına hangi noktalarda temas ettiği, hangi bölgelerde çıkarıldığı bilinmiyor” şeklinde konuştu.
“Sektöre karşı kamuoyunun tavrı genel anlamda pozitif”
Yaşamın içinde bu denli yer almasıyla ve yaşama yakinen temas etmesiyle madenlerin, medeniyet ve kültürü imgelediğine dikkat çeken Abdula, şöyle devam etti: “Problemleri dışarıda bıraktığımızda; kamuoyu nezdinde en belirgin ortaya çıkan mesele Türkiye’nin ekonomik refah seviyesi olmaktadır. Madenler kamuoyunun gözünde bir ülkenin dışa bağımlı olmamasına, kendi kendine yetebilen güçlü bir ülke olmasına fırsat tanımaktadır. Duygusal bir değer olarak tanımlanmaktadır. Evet, Türkiye’de maden çıkarılmaması günlük hayatımızı etkiler. Hayatımızın her alanında madene ihtiyaç duyuyoruz ama bir de çevreye zararı olmasa. Sektöre karşı tutumu olumsuz olanlar elbet var ancak Türkiye’nin tavrı genel anlamda pozitif. Madencilik, ülke ekonomisine katkı sağlıyor ama çevreye etkisi, negatif tutumun ardında yatan en önemli neden. Lakin, günümüzde insan hakları ihlallerinden doğaya verilen zarara kadar geniş bir yelpazede bir çok problemi barındırıyor oluşu ile madenler, direkt olarak madencilik sektörü ve kaçınılmaz olarak sektörün eksiklikleri ile anılıyor. Dolayısıyla her ne kadar zenginliğe ve refaha işaret etse de, terazinin dengesi bozulmakta, hatta vatandaşın gözünde değerini kaybetmesine sebep olmaktadır. Madencilik sektörü, kanaat önderleri, sivil toplum çalışanları ve kamuoyu gözünde bir sorunlar sarmalı olarak değerlendirilmektedir. Bu sarmal hukuksal, ekonomik ve sosyal birçok sorunu içerdiği için toplumun gözünde birden fazla paydaşın muhatap alınması gereken bir konu olarak değerlendirilmektedir. Devlet, paydaşlar arasında üzerine en fazla görev düşen ve en fazla kırgınlık duyulan yapı olarak karşımıza çıkıyor. Diğer paydaşlar mevcut haksızlıklar ve ihtiyaç duyulan hukuki düzenlemeler için devletin dikkatini çekmeye çalışmakta ve terazinin dengesini sağlama açısından en büyük görevi devlete vermektedir. Devlet, sorunlara çare olabilecek kuruluşların başında yer alıyor. Sektörün olumsuz etkilerini azaltmak için denetleme organları güçlendirmeli. Madenler, madencilik ve madencilik sektöründeki iş süreçleri hakkında özel şirketlerin ve devletin şeffaf olması ve güven ilişkisini yeniden kurması önem arz etmektedir.”
Televizyon sunucusu Melda Yücel Kocaalp’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Madencilikte Sürdürülebilir ve Sorumlu Madencilik” başlıklı oturumda ise, TMD’nin başlattığı Sorumlu Madencilik İnisiyatifi’nin yol haritası masaya yatırıldı.
“Sorumlu madencilik konusunda sektöre bir yol haritası önereceğiz”
TMD Genel Sekreteri Dr. Ercan Balcı, madencilikle ilgili kamuoyu algı araştırmasının sektörü cesaretlendiren boyutları olduğu gibi sektörün şapkayı önüne koyup düşünmesini gerektirecek başka bulguları da ortaya koyduğunu söyledi. Madencilik sektörünün önemli bir bölümünün doğru işer yapmaya özen gösterdiğinin altını çizen Dr. Balcı, “Ancak bazı yatırımcılar da doğru işler yapmak istemesine rağmen nasıl bir yol haritası izleyeceğini bilemiyor. Maden şirketlerinin çok büyük çoğunluğu doğaya uyumlu, topluma saygılı, çalışanlarının güvenliğini temin eden ve faaliyetlerini şeffaf biçimde yürütmeyi ister. Ama bunları nasıl yapacağımız konusunda Türkiye madencilik sektörü olarak biraz daha kendimizi geliştirmemiz lazım. Madencilik alanında gelişmiş ülkelere baktığımızda sorumlu ve sürdürülebilir faaliyet yürütmek için inisiyatif aldıklarını görüyoruz. Biz de ülkemizde TMD olarak Sorumlu Madencilik İnisiyatifi’ni sektörümüzün önüne getirme kararı aldık. Bu inisiyatif öncelikli olarak dört temel ilke üzerinde çalışacak. Bunlardan ilki sağlık ve güvenlik. Yani çalışanlarımızın sağlık ve güvenliğini sağlamamız gerekir. İkincisi çevre ve ekosistem. Çevreye etkimizi minimize etmemiz gerekiyor. Bir diğer ilkemiz sosyal diyalog ve yerel kalkınma. Üretim yaptığımız yöredeki topluma çeşitli katkılarımız oluyor. Bu katkıları daha planlı biçimde nasıl yapabileceğimiz konusunda sektöre rehberlik etmeye çalışacağız. Son olarak da iş etiği ve şeffaflık ilkesini sektörümüzün önüne koyacağız. Tüm bu kriterlerle ilgili uluslararası kriterlerden ve başarılı uygulamalardan ilham alarak Türkiye madencilik sektörünün kültürünü de yansıtacak şekilde sektördeki üreticilere ve tüm paydaşlarımıza bir yol haritası önereceğiz” dedi.
“Madencilik faaliyetlerimizde merkeze insanı koymalıyız”
TMD İkinci Başkanı Mehmet Yılmaz da, madenlerin insan hayatında çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Topraklarında altın, bor, çinko, bakır ya da kurşun gibi herhangi bir maden olup da ‘ben bunu üretmeyeceğim’ diyen bir ülke var mı? Şu anda çevresel farkındalık açısından çok kritik bir dönemden geçtiğimiz bu günlerde Almanya bile kömür üretimini yeniden konuşmaya başladı. Çünkü Almanya’nın topraklarında çok ciddi bir kömür potansiyelinin varlığından söz ediliyor. Hal böyleyken biz de ülkemizde üretimi dışa bağımlılığı azaltarak üretimimizi artırmayı hedefliyorsak kendi madenlerimizi üretmeliyiz. Her şey insan için diyorsak o halde madencilik faaliyetlerimizi sürdürürken merkeze insana koymalıyız. Bize çalışmaya gelen, madenlerimizin yanında yöresinde yaşayan insanların akşamları sağ salim evlerine dönmelerini sağlamak zorundayız. Bu anlayış sürdürülebilirlik konsepti içinde yer alan ‘önce insan’ dediğimiz kısma tam da oturuyor” dedi.
“Sektörün iletişim stratejisine ihtiyacı var”
Sosyolog Celile Ertunç, sektörün çok yönlü ve şeffaf bir iletişim stratejisine ihtiyacının olduğunu belirterek, “İletişim stratejinizin olması yapacağınız işleri zaman, emek ve bütçe açısından kolaylaştıracaktır” dedi. Bu stratejilerin birkaç şirket tarafından uygulanmasının sektörel algıyı değiştirmesinin mümkün olmadığını ifade eden Ertunç, sektörel STK’ların belirleyeceği bir takım standart ve ilkelerin belirlenmesinin sektörel algının iyileşmesinde etkisi olacağını söyledi. Ertunç, “Bu planlamalar sektörü krizler yaşanmadan önce donanımlı kılmak adına çok önemli” şeklinde konuştu.
“Sektörün artık kendini eleştirmeyi bırakıp eyleme geçmesi gerek”
TMD Sürdürülebilirlik Direktörü Alper Sezener, sürdürülebilirliğin ekonomik, sosyal, çevresel ve etik gibi çok farklı boyutları olan kavramsal bir çerçeve olduğunu belirterek, “Biz madencilik sektörü olarak bu yolculuğun henüz başındayız. Kanada, Avusturalya, Güney Afrika gibi madencilikte gelişmiş ülkelere baktığımızda onlar da bizim geçmekte olduğumuz bu süreçlerin aynısını yaşamışlar. Deneme yanılma yoluyla standartlar oluşturmuşlar ve bu standartları sürekli güncellemişler. Madencilik sektörü özellikle son yıllarda iğneyi fazlasıyla kendine batırıyor, sektör kendi içine dönüp bu meseleleri fazlasıyla tartışıyor. Ama tıpkı dünyadaki diğer ülkelerde olduğu gibi, Türkiye madencilik sektörünün de kendisini eleştirmeyi bırakıp artık eyleme geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizde sektörümüzün kendini kontrol edebileceği içsel bir değerlendirme sistemi henüz maalesef yok. Bu da ancak dünyadaki madencilik alanında gelişmiş ülkelerin gittiği yolu takip ederek olacaktır. En iyi uygulamalar bize örnek teşkil edecektir” diye konuştu.
Sürdürülebilir madencilik yapan firmalara plaket
Çevre ve rehabilitasyona değer vererek sürdürülebilir madencilik yapan firmalara da çalıştayda plaket verildi. Faaliyetleri sona eren maden sahalarını tarım alanlarına dönüştürerek ekonomiye katkı sağlamaya devam eden Aydın Linyit Madencilik Ve Akaryakıt Sanayi Ticaret A.Ş., Zetay Tarım Hayvancılık İmalat Sanayi Ve Ticaret A.Ş., Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Ünsa Madencilik Turizm Enerji Seramik Orman Ürünleri Elektrik Üretim Sanayi Ve Ticaret A.Ş., Tüprag Metal Madencilik A.Ş., Koza Altın İşletmelerı A.Ş. Ve Portsan Mermer Sanayi Petrol Ve Tarım Ürünleri Enerji Nakliyat Tic. A.Ş. firmalarına plaketleri takdim edildi.